Öncelikle aşağıdaki satırları yaklaşık iki hafta önce karalamaya başlamıştım. Bazı teknik nedenlerden dolayı yayınlamak anca bugüne nasip oldu. Tabi gün bu gün olunca bazı gelişmeler içeriğe yönelik değişikliklere neden oldu; ancak özü, amacı, hikayesi hep aynı kaldı. Doğa kaldı. Artvin kaldı. Artvinli kaldı...
Artvin; dağların arasında yamaçların düzlüklerindeki, yamaçlarda nasıl düzlük olur onu siz hayal edin, şehir. Artvin; insanından çok doğasının, doğasından önce insanının konuşulduğu şehir. Artvin; zorlukla mücadelenin, zorluklara hükmetmenin, hükmederken her şeye rağmen mutlu olmanın, okuyabilmenin, okutabilmenin, en önemlisi huzur ve sükunetin şehri. Artvin; daha on yıl önce Türkiye'nin en çok okunan ulusal gazetelerinde "Kapısına Kilit Vurulmayan İlçe" haberinin yapıldığı şehir. Artvin; "tanıtım ve imkan olsa Alp'lere gidenler Kafkasöre gelir", "Mersivan yaylalası varken Davos da neymiş" dedirten, denilen şehir.